İstanbul, Kız Kulesine Aşıkmış


Fakat İstanbul derin bir meseleydi. Yolları dardır mesela kolay geçilmez. Sularıda soğuktur bir tas içilmez. Öksüzdür kalbi bir söz söylenmez. Taşları ağırmış, yorulmuş... Ekmeği boğazında kalmış gibi, kolay kolay yutkunamazsın. Çok seversin, üzerine titrersin, belki sandıklara bile kaldırırsın ama değiştiremezsin hiçbir kıvrımını. Kimse değiştirmek istemez de zaten, sadece korumak içindir her şey. Seninle yada sensiz, istemsiz bir ürükekliktir bizimkisi. O, hep güzeldi ama hep... Uykuya karışırken de güzel, uykudan gözlerini ilk açtığında da...  Çünkü samimiydi.

Sana İstanbul'u baştan anlatmayacağım. Bilmem gerekenleri biliyorsun, ama İstanbul'un Kız Kulesine aşık olduğunu sana hiç anlatmamıştım. Çünkü bu derin bir meseleydi. Kapısından girersen dönüp kaçamayacağın, bir gülümserse asla unutamayacağın, eğer yarın olursa dün gibi yüzüstü bırakamayacağın derin bir meseleydi bu.

Her şey için o kadar erken ki ve bir o kadar da geç... Zaman bir garip şu sıralar. Yıl olup üzerine geliyor koşa koşa, gözünü korkutuyor; adım oluyor yavaşlıyor, göz kırpıp sana, devam ediyor yoluna. O da kararsız. O da haklı. O da yalnız.

Aşıkmış bizim oğlan kıza, sürekli karşı karşıya, uzun uzun bakarlar, uzun uzun da susarlarmış. İstanbul'a rağmen Kız Kulesi yine de yalnızmış ama... Zamanı sayma, mekanı sınırlama, kimseye de anlatma...

Çünkü hepsi aramızda.