Saçmalayabilenlerden misin? O zaman sen de bendensin.

Yazıya kendimi tanıtarak başlamak istiyorum. Ben, hayat yolculuğunda avare avare dolaşanlar takımındanım. Hayattan pek çok gerçekle karşılaşmış ve hala karşılaşmakta olan biriyim. Bir farkım yok aslında senden, tek farkım fazlaca saçmalama kabiliyetimin olması. 

Saçmalamakta bir nevi sanat aslında, boş konuşmakla bağlantısı olamaz asla... Çünkü aşık olduğun birinin karşısında heyecandan ne konuşacağını bilemediğin zamanlarda saçmalarsın en çok. Ya da korktuğunda veya çok sevindiğinde yani duyguların fazlalaşması sonucu ortaya çıkan bir patlamadır. Ben de çok saçmaladım sen de çok saçmaladın o da çok saçmaladı.

Ben en çok söyleyemediklerim, yazamadıklarım ve düşündüklerimi doğru kişiye yanlış zamanda söylediğim için çok saçmaladım. Ve çok saçmaladığım insana en çok Mevlanın;
Farzet ki, yazdıklarımı anlayabildin.
Ya anlayamadıkların?
Ya yazıp da sildiklerim?
Ya yazamadıklarım?

Bu dizesini söylemek ve yazmak istedim ama "saçmalıyorsun" kelimesinden korktum. Evet, saçmalıyor insan ama ne için kimin için saçmaladığı önemlidir bence. Ben sessizliğimde sana saçmalıyorum diyebiliyorum ama bağıra bağıra söyleyemiyorum. 

Şimdi saçmalak mı önemli yoksa saçmalamayıpta susmak mı? Yoksa hiç konuşmayıp sessiz sessiz onu izlemek mi? 
Bu soru son zamanlarda aklımın beleş kiracısı oldu.

Bu yazıda bana eşlik eden çok sevgili Mabelime teşekkür ederim. :))