Aksiyon.2 "Oziii,,artık galiba Kansas'ta değilizz!"

2.Atlattığımız tüm bu curcunadan sonra sonunda Akbük'e gelmiştik.Burası hala aynı sıkıcılıktaydı.Hani şu eski Amerikan gerilim romanlarında anlatılan o garip ve ıssız küçük kasabaların Türkiye şubesi gibi.Ancak, evrenin bana anlatmak istediği mesajları buraya kadar taşıyacağını bilemezdim.Günler sıkıcılıkla,Doktorlar'a aşırı maruziyetle (bazen kanalın teknolojik aksamlarının bozulduğunu ve takılı kalan bir kaset gibi,ellerinde değiştirme imkanı olmadan bu diziyi verdiklerini düşünmek istiyorum.),arada bir nefes almamı sağlayan arkadaş grubu gezintileriyle ve emekli amca-teyzelerle okey oynayarak geçiyordu.Okey'in kendi içinde bu kadar çok oyun varyasyonu olduğunu yeni öğrendim diyebilirim.Ayrıca yürüttüğümüz bir başka çalışma için onlardan veri toplama zorunluluğunda olduğumdan,onlarla iyi geçinmem akıllıca oluyordu,bu beni bazen delirme sınırına getirse de...
         Sitemizden sözetmem gerekiyor biraz size.Hay Allah!Aksiyon filmlerindeki o hareketli anlardan hemen önceki girizgah geyiklerine sinir olurdum ama meğerse pek bir gerekliymiş,uzatmamaya çalışacağım gene de.Sitemiz genelini Ankaralıların oluşturduğu tam bir küçük Türkiye.Bürokratik işlerin yürümediği,herkesin birbirine sardığı,hatta geçen seneki toplantıda eski başkanın üyelerden birine baltayla saldırdığı bir site.Bir grup manyağın toplandığı sevimli tımarhanemizdeki en şanssız evlerden biriyiz.Tamam yol kenarıyız hoş,yan komşumuz Cemil Amcalar çok hoş insanlar,torunları Özgür ile çocukluktan beri arkadaşız,ancak gelin görün ki karşı evin sahibi,evini yatırım amaçlı kullanmayı tercih ediyor,ve önüne gelene kiralıyordu.Bundan bana ne diyeceksiniz,bekleyin,bağlayacağım :) Bu evin makus talihi şuydu ki,ilk geldiğimiz sene,umumi bir haneden hallice kullanıldı kiracıları tarafından,bir sonraki senesinde bir buhran geçiren ve ailesine de bize de terör yaşatan biri geldi,sonraki sene etrafındaki herkesle boğaz boğaza gelen (temel anlamda) biri. Anlayacağınız,yanı başımızda alacakaranlık kuşağına geçiş portalı var.Bu sene ise,pik yaptı durum bilidiğiniz.Kendini aştı.
          Halbuki ilk başta seviniyorduk,bu senekiler sessiz gibi diye.Cidden pek bir gürültüleri,rahatsızlık vermeleri görülmemişti.Ben şahsen kendi acımı içimde yaşamakla ve sıkıntıyla boğuşmakta olduğumdan pek de dikkat etmemiştim onlara.Küçük oğulları biraz yaramazdı,hepsi bu.Ama orada ben bile kafayı yiyorken,arkadaşsız küçük bir çocuğun,hele ki annesi kardeşine hamile olan bir çocuğun böyle davranması kabul edilebilirdi.
          Hayal,Ozan,Özgür ve benim aşağıya inip sahilde eğleneceğimiz bir akşamdı.Gayet tek düze, güvenli, sevimli geçip gidecekti.Biralarımızı içtikten,halk pazarında bayağı bir takılıp turistlik yaptıktan sonra sitemize döndük.Hayali daha ileride ve sitenin daha ıssız bir tarafında olan evine bıraktık.Özgür ile beraber bizime evlerin oraya dönmeye başladık.Önümüze bir jandarma aracı çıktı.Selam verip hayırlı devriyeler diledi beyler,yürüdük,devam ettik.Karşımızdaki evde makineli tüfeklerle kalabalık bir grup asker.Eve geldik.Annemin seslenişleri:"Sılaaa!Sılaa!Buraya!Eve çabuk!" Cemil Amcalar da bizdeymiş.Oturduk,pörtlemiş gözlerle hemen önümüzde yürütülen askeri operasyonu izliyoruz.Fısıldayarak: "Anne?Ne oldu?" dedim. "Anlamadık,elinde silahlarla daldılar iki taraftan kimse kıpırdamasın dediler.Film gibiydi.Biz de oturduk bekliyoruz."dedi.Derken komutanın sorgu sırası bize geldi.Bazı resimler gösterdi,taıyor muymuşuz diye.Şoka girdim!Ben yemek yerken,bilgisayar oynarken,veranda da uzanırken yanımdaki evde oturan adamlar,azılı birer hırsızmış.Sadece küçücük Akbük'te 90 ev soymuş.Koca bir dosya sabıkaları var.Bir diğeri ise hapishane kaçkınıymış.İzmir'den beri polisten ve jandarmadan kaçıyorlarmış.Adamları teşhis ettik.Sonra bize beyaz bir Albea görüp görmediğimizi sordular.Hemen yanımızdan hızla geçen arabayı,her birimiz görmüştük.Gittikleri yönü tarif ettik.Komutan iyi bir azarladı:"Hiç mi farkında değilsiniz kardeşim!Ya terörist olsaydı!Ya rhein alsaydı sizi!Ya havaya uçursaydı burayı!Neden site jandarmaya bildirmiyor bunları!" Yine başlandı ve geleneksel bir edayla site yönetimine sövüldü.Tüm bunlar olurken evin hamile hanımı televizyon izliyordu,kucağında da çocuğu uyuyordu.Garip bir görüntüydü.Askerler gittikten sonra annem başladı:"Ben size bilgisayarlarınızı ortada bırakmayın dedim,değil mi?Bir kere de dinleseniz beni, ya...."Ya... ,ya.... kısımlarını atlıyorum,,çünkü bir saat susmadı.Çok azını hatırlıyorum ya şöyle olsaydı,ya böylelerin.Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davrandı komşularımız.Ama herkes yüz çevirmişti.Sonra bir gün yaramazlık dozajını arttıran çocuğun evin beyi tarafından dövüldüğünü duyduk.Annesi karışmadı.Çocuğun dediğine göre zaten adam babası değilmiş,ne de annesinin kocası.Önümde yaşanan ikinci dramdı ve ilkine göre dozajı artmıştı.Kadın ağladı,kadın sustu.Bense babama döndüm ve şunu söyledim :"Biber gazı istiyorum!" O da baktı ve kafasını salladı.Ozansa :"Ya ben bu sağ kolu full dövme olan adamla sohbet bile etmiştim.Yere bak be!" Bense güldüm : "Alış Ozii!Artık galiba Kansas'ta değiliz.